Anasayfa » MANŞET » SES CİZRE TEMSİLCİLİK YÖNETİM KURULU ÜYESİ ABDÜLAZİZ YURAL KATLEDİLDİ. GREV’DEYİZ
SES CİZRE TEMSİLCİLİK YÖNETİM KURULU ÜYESİ ABDÜLAZİZ YURAL KATLEDİLDİ. GREV’DEYİZ

SES CİZRE TEMSİLCİLİK YÖNETİM KURULU ÜYESİ ABDÜLAZİZ YURAL KATLEDİLDİ. GREV’DEYİZ

SES Cizre Temsilcilik Yönetim Kurulu üyesi Abdülaziz Yural sokaktaki yaralı bir kadına yardım etmeye çalışırken devletin keskin nişancı güvenlik görevlileri tarafından başından vurularak katledildi.

Katliamı kınamak için SES – ATO – DEV SAĞLIK –İŞ  tüm ülkede 31 Aralık 2015 günü GREV’e gitti.

aziz_yural_grev_2Ankara’da SES – ATO – DEV SAĞLIK –İŞ  üyesi  ve diğer s
ağlık ve sosyal hizmet emekçileri sabah erken saatte iş bırakarak bulundukları işyerleri önünde toplanarak katliamı kınayan açıklamalar yaptılar.

Saat 12.15 te ise tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri Hacettepe Heykel de birleşerek Sağlık Bakanlığı önüne yürüdü. Saat 12.30 da Sağlık Bakanlığı önüne ulaşan kitleye ortak basın açıklamasını ATO yönetim Kurulu üyesi Dr. Asuman DOĞAN okudu.

Kitleye hitaben SES Eş Başkanı İbrahim KARA, TTB Yönetim Kurulu üyesi Deniz DÜLGEROĞLU, KESK Eş Başkanı Şaziye KÖSE birer konuşma yaptılar.

Basın açıklamasının ardından katliamı kınayan sloganlar atılarak eylem bitirildi.

Ortak Basın Açıklaması Metni

ARTIK YETER

YAŞATIRKEN ÖLMEK İSTEMİYORUZ !

AKP Hükümeti, 16 Ağustos’tan beri çok sayıda bölgeyi defalarca özel güvenlik bölgesi ilan etti. Onların güvenlik bölgesi dedikleri her yer bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gençler ve biz sağlık emekçileri açısından güvenliğin kalmadığı, hukuksuzluğun ve katliamın dayatıldığı zulüm mekânları olmuştur.

Hukuki bir dayanak olmaksızın sokağa hatta pencereye çıkma yasakları ilan edilmekte ve bu kararlara yönelik itirazlar, ciddi biçimde soruşturulmaksızın reddedilmektedir.

Bu savaş politikaları yüzünden bölgede yaşanan insan hakları ihlalleri ve katliamlara ek olarak çok sayıda üyemiz darp edilmiş, yaralanmış ve tehdit edilmekle kalmamış katledilmiştir.

Bu savaş ortamında üç sağlık ve sosyal hizmet emekçisi özel harekat polisleri tarafından katledilmiştir. Eyüp Ergen ve Şeyhmus Dursun arkadaşlarımızın ardından; Abdülaziz Yural yaşadığı sokakta, yaralı bir kadına yardımcı olmaya çalışırken başından vurularak alçakça katledilmiştir.

Günlerdir süren sokağa çıkma yasağı nedeniyle bırakalım halkın sağlık hizmetine ulaşmasını, yaralı ve cenazelerine bile müdahale edemiyorlar. Müdahale edenler ise sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikası Cizre Temsilcilik Yönetim Kurulu üyesi Abdülaziz Yural gibi katlediliyor.

Sağlık Bakanı ise, sorumlu olduğu personelin çalışma koşullarını, can güvenliğini ve yaşam hakkı başta olmak üzere en temel insani haklarını güvence altına alma konusunda herhangi bir adım atmadığı gibi kin ve nefreti körükleyen açıklamalar yapmaktan geri durmuyor. Katledilmemize seyirci kalıyor.

Bu nedenle sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak bu savaşa daha fazla kurban vermeyeceğiz.

Aziz’in dün vurulduğu Cizre’de sokağa çıkma yasağının başladığı 14 Aralık’tan bu yana 24 kişi yaşamını yitirdi. Sadece bir ilçede neredeyse gün başına 2 kişiyi kaybediyoruz bu akıl dışı savaşta. İnsanlarımız yerlerinden yurtlarından oluyor, mahalleler, ilçeler boşalıyor. Öğrenciler öğretmensiz kalıyor, hastalar hastaneye ulaşamıyor. Annelerin karnındaki bebekler, çocuklar, çocuk yaşında gençler, kadınlar, yaşlılar ölüyor. Emekçi halkın çocukları birbirini kırıyor. Bu güzel topraklarda eşit, özgür yurttaşlar olarak, birbirini anlayan, bir diğerinin diline, kültürüne, yaşam biçimine saygı gösteren kardeşler olarak bir arada yaşamak varken, birbirimizin canına kıyıyoruz.

“Güzel günler göreceğiz çocuklar” demiş Aziz son sosyal medya paylaşımlarından birinde. O, güzel günleri göremeden ayrıldı aramızdan. Ama elbet bu kirli savaş bitecek, o güzel, güneşli, aydınlık günler gelecek. Uyanacağız bu karabasandan daha aydınlık sabahlara. Bu süreçte herkes üzerine düşeni yapmalı, bu kana, acıya, gözyaşına seyirci kalmamalı, duyarsız olmamalı. Kimliklerimizin ağırlığından arınıp hep beraber, çok daha gür bir sesle savaşa hayır diyebilmeliyiz. Silahın yerini söze, kavganın yerini dostluğa bırakmasını talep edebilmeliyiz. Bu insanca bir tutumdur, dahası hepimiz için bir görevdir. Savaşın kazananı yoktur, tam tersine bütün iyi insanlar, emekçiler, halklar hep beraber kaybediyoruz.

Vakit bu topraklarda bin yıldır süren kardeşliğimizi hatırlama vaktidir. Vakit, birbirimizi amasız, ancaksız dinleme, anlama, diline, duygusuna, inancına saygı duyma vaktidir. Vakit silahları susturup, kalemi, klavyeyi, yürekleri konuşturma vaktidir. Vakit savaş şahinlerini durdurup, barış güvercinlerini uçurma vaktidir.

Vakit savaşa bir kez daha “HAYIR!” deme vaktidir.

SES-ATO-DEV.DAĞLIK-İŞ

aziz_yural_grev

aziz_yural_grev_4

aziz_yural_grev_5