KESK Ankara Şubeler Platformu bugün ( 10 Mart 2017 ) Saat 12.30 da İŞKUR önünde bir basın açıklaması yaptı. Yapılan basın açıklamasında KHK’ler ile ihraç edilen Kamu Emekçilerine “İşsizlik Maaşı” ödenmesi talep edildi. Basın açıklamasının ardından ihraç edilen KESK üyeleri İşsizlik maaşı ve iş talebi için İŞKUR’a dilekçe vermek üzere girerken kurum görevlileri KESK üyelerine saldırdı. Bu saldırıya direnen KESK üyelerine, bu kez polis biber gazı kullanarak saldırdı. Ancak KESK üyelerinin direnmişi sonunda İŞKUR dilekçeleri kabul etmeye ikna oldu. “İhraç edilmiş KESK üyesi kamu emekçileri” işsizlik maaşı talebi içeren birer dilekçe ile İŞKUR’a başvuru yaptı. Ayrıca “iş başvurusu” kaydı yaptırıldı.
KESK Ankara Şubeler Platformu adına SES Ankara Şube Eş Başkanı Rona TEMELLİ Basın açıklamasını okudu.
Basın Açıklaması Metni
KHK’Lİ DÜZENE, İŞSİZLİĞE VE YOKSULLUĞA BOYUN EĞMEYECEĞİZ!
İŞİMİZE GERİ DÖNECEĞİZ
Değerli Basın Emekçileri;
1 Eylül 2016 tarihinden itibaren milyonlarca kamu emekçisi üzerinde “ihraç edilme korkusu” yaratılarak sistematik bir mobbing uygulanmaktadır. Kimlerin, neye göre hazırladığının bilinmediği, birçok tutarsızlık bulunan listelerle 102.143 kamu emekçisinin görevine son verildi. Kamuda görevine son verilen emekçilerin öncelikli isteğinin en azından atılma gerekçesini öğrenmek talebine bile muhatap bulanamadığı, OHAL bahane edilerek hukuksuz, keyfi bir süreç sürdürülmektedir.
Milyonlarca kamu emekçisi kendisine sıranın ne zaman geleceği kaygısı ile kamu hizmeti vermeye devam ederken, AKP’li olmayan herkes milli güvenliği tehdit bahanesi ile işinden olma riski ile karşı karşıyadır. İşinden atılanların önemli bir kısmı 7-8 aydır iş aramasına rağmen iş bulamamaktadır. Hem resmi makamların açıklamaları, hem de oluşturulan genel algı işten atılan kamu emekçilerinin iş bulmasını engellemektedir. Derin yoksullaşma, borçlarını ödeyememe ve sosyal baskı nedeniyle 35’i aşkın kamu emekçisi yaşamına son vermiştir.
Değerli Basın Emekçileri;
Öte yandan ihraç edilme adı altında işinden atılanlar OHAL koşullarında sistematik bir ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Söz konusu bu “Ayırımcılık” anayasa, iş kanunu ve onaylanmış uluslararası sözleşmelerde suç olarak düzenlenmiştir. İlginç olan ise birçok kamu görevlisi açıkça bu suça iştirak etmektedir. Referandumla değişikliği tartışılan Anayasa’da, en temel insan haklarından biri olan vatandaşların eşit muameleye tabi tutulması hakkı düzenlenmiş olmasına rağmen bu hak ihlal edilmektedir. Örneğin, Anayasanın 10. maddesindeki “kanun önünde eşitlik ilkesi” ve 70. maddesindeki “kamu hizmetine girme hakkı” açıkça ihlal edilmektedir.
Ayrıca Anayasa’da yer alan düzenlemeler, devlet ile vatandaş arasındaki ilişkileri düzenlemişken, Ceza Kanununun 122. maddesi düzenlemede ayrım gözetmemiş, vatandaşlar arasındaki ilişkileri de kapsamı içerisine almıştır. Hal böyleyken İŞKUR Genel Müdürlüğü ve İl Müdürlükleri başta olmak üzere birçok kamu kurumuna “ziyaret etme” ve “hizmet talep etme” için başvuran ihraç edilen arkadaşlarımız bazı kamu görevlilerinin hizmet dışı ve insanlığa uygun olmayan davranışları ile karşılaşabilmektedir. Bizzat Adalet Bakanı Bozdağ’ın itiraf ettiği gibi ihraç edilenlerin çok önemli bir kısmı suçlu değildir ama gördüğü muamele suçlulardan daha kötü bir linç kültürü uygulamasıdır. Bakan, işten atmaların “idari tasarrufla” yapıldığını söylemiştir. Ancak oluşturulan toplumsal algı sonucu işten atılanlara azılı suçlu muamelesi yapılmış ve yüzbinlerce “nitelikli işsiz” oluşturulmuştur.
Değerli Basın Emekçileri;
Ülke genelinde devam edegelen ekonomik kriz nedeniyle zaten zor olan iş bulma imkânı, ihraç edilenler için daha da zordur. Herhangi bir hukukilik içermeyen bu işten atmalar son bir yıl içerisinde ortaya çıkan yarım milyondan fazla işsizin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Şu anda işsizlik oranı 12,1 ve işsiz sayısı 3.715.000 kişidir. TÜİK daha kötüsünü açıklayana kadar en kötü işsizlik verileri olan bu veriler, ülkedeki OHAL, hukuksuzluk ve yolsuzluklar devam ettiği sürece daha da kötüleşecektir. İhraç edilenlerin yüzde 72’si üniversite ve yüzde 17’si Lisansüstü düzeyinde eğitimlidir. Çoğunlukla deneyimli ve birikimli olan bu insanların sefalet koşullarında işsiz bırakılması bir tür kolektif sosyal işkencedir.
Ülkenin adaletinden, istihdamından, eğitiminden, sağlığından ve tüm kamu hizmetlerinden sorumlu olan kurumlar yıllarca ülke genelinde hizmet vermiş 102.143 çalışanını; fişleme, isimsiz ihbar ve muhbir çetelerinin çabasıyla ihraç etmiştir. Bugün işsizlikle mücadele etmesi gereken, istihdamla görevli İŞKUR Genel Müdürlüğü, her yüz çalışanından 4’ünü işsiz bırakmıştır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yüzlerce çalışanını işten atmış ve binlerce aileyi mağdur etmiştir. Tek mesleği öğretmenlik olan 50 bin insan işsiz bırakılmıştır. Uzun süre işsiz kaldıkları için polis olan binlerce kişi yeniden işsiz bırakılmıştır. SGK, binlerce çalışanı sigortasız ve güvencesiz bırakmıştır. Sağlık Bakanlığı yüzlerce hastaneyi, binlerce bölümü işlevsiz hale getirmiştir. Üniversitelerde bölümler kapatılmış binlerce akademisyen işten çıkartılmış, adeta beyin göçüne teşvik edilmiştir. Kamu hizmetlerinin aksamasına ek olarak işsizlik oranı cumhuriyet tarihinin en yüksek sayılarına ulaşmıştır. Kayıtdışı çalışma yeniden yükselmiştir. Geçen yılın aynı dönemine göre 322.000 kişi daha kayıtdışı çalışmaya dâhil olmuştur.
Değerli Basın Emekçileri
1 Eylül 2016 tarihinden bu yana OHAL’de, KHK’lerle, sadece Kamu sektöründe, hergün ortalama 540 kişi işsiz bırakılmıştır. Bugün burada olma amacımız bizi, “sözde idari tasarrufla” işten atan sisteme sorumluluklarını hatırlatmaktır. Adalet gecikmektedir ve geciken adalet, adalet değildir. Sağlık, eğitim, istihdam sosyal güvenlik sistemi aksamaktadır. Bu ülkenin yurttaşları olarak; adalet, sağlık, eğitim, istihdam ve sosyal güvenlik haklarımızı talep ediyoruz. İşimize geri dönene kadar hukuki ve fiili mücadelemiz devam edecektir. Yine işimize geri dönene kadar, mahkeme süreçleri bitene kadar, bu hesap sorulana kadar bizlerin yapabileceği işlerde istihdam edilmemiz amacıyla bugün bu sorumluluğu olan Kuruma İŞKUR’a başvuracağız. Bakalım 310 çalışanın işten atan İŞKUR iş bulabiliyor mu? Bu kapsamda 102.143 kişiyi de İŞKUR’a başvurmaya çağırıyoruz. Kendi emeğimizle sahip olduğumuz işleri kendi tasarruflarıyla gasp edenler, yine aynı tasarrufu kullanarak iş bulma yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar.
Bin bir emekle derlediğimiz emeğin, bir gece KHK’siyle gasp edilmesini asla kabul etmiyoruz.
Biz haklıyız, Biz kazanacağız. İşimize geri döneceğiz.
09/03/2017
KESK Ankara Şubeler Platformu