Anasayfa » MANŞET » OHAL, YAŞAMIN HER ALANINI İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GETİRMİŞTİR!
OHAL, YAŞAMIN HER ALANINI İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GETİRMİŞTİR!

OHAL, YAŞAMIN HER ALANINI İÇİNDEN ÇIKILMAZ HALE GETİRMİŞTİR!

KESK Ankara Şubeler Platformu 2017 Ocak ayından bu güne her hafta Cumartesi olduğu gibi bu hafta da başta OHAL olmak üzere KHK ve tüm anti demokratik yasalara karşı, Kızılay Sakarya caddesinde bir araya gelmek ve basın açıklaması yapmak istedi. Fakat Ankara Valiliğinin izni olmadığı gerekçesiyle basın açıklamasına izin verilmedi. Açıklama Eğitimsen 5 Nolu Şube’nin önünde yapıldı.

Sakarya Caddesinde 14.00 bir araya gelen KESK’e bağlı sendika üyelerinin toplandığı alana güvenlik güçlerince Ankara valiliğin yasağı gerekçe gösterilerek açıklamaya izin verilmedi. Bunun üzerine KESK’li emekçiler sloganlar la yürüyerek, Mithat Paşa Caddesi üzerinde bulunan Eğitim Sen Üniversiteler 5 Nolu Şube’nin önünde bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı KESK Ankara Şubeler Platformu dönem sözcüsü Bes 2 Nolu Şube Bakanı İsmet Meydan yaptı.

İsmet Meydan: OHAL yaşamın her alanını içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Konuşmasının devamında “15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in üzerinden 14 ayın geçtiğini, Dönemin yetkililerinin OHAL’in Devlet içindeki paralel bir yapıya karşı ilan edildiğini ancak ne var ki OHAL ve KHK’lardan nerdeyse etkilenmeyen toplumsal kesimin kalmadığı belirtildi. Darbeciler halen tam olarak açığa çıkartılamazken, Kamu emekçilerinden işçilere, kadınlara, gençlere, öğrencilere, çiftçilere kadar herkesin bir şekilde OHAL mağduru olduğunu” ifade  etti.

 BASIN AÇIKLAMASI METNİ

 “TEZKERE SAVAŞ DEMEKTİR, SAVAŞ İSE ÖLÜM”

Açıklamada “OHAL’lin kaldırılması şöyle dursun, baskı politikaları savaş politikaları ile birleştiriliyor. AKP bir kez daha milliyetçi, muhafazakâr kesimin duygularını hamasi nutuklarla harekete geçirmiş, 22 Eylül 2017 günü toplanan Milli Güvenlik Kurulu ve aynı gün toplanan Bakanlar Kurulu TBMM’ye sevk edilen Irak-Suriye tezkeresinin süresinin uzatılacağını belirterek Suriye ve Irak’a askeri müdahalelerde bulunulabileceğinin sinyalini vermiştir. Buradan da anlaşılmaktadır ki, tezkere bir savaş tezkeresidir.” denildi.

Açıklamada geçtiğimiz günlerde Suriye ve Irak’a askeri müdahale amaçlı meclisten geçirilen tezkereye ilişkin “Bir kez daha söylüyor ve uyarıyoruz” denilerek şu maddeler sıralandı:
● Tezkere savaş demektir. Savaş ise ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir!
● Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir!
● Savaş, emekçilerin ekmeğinin küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir!
● Savaş, emeğin haklarının tamamen ortadan kaldırılması demektir!
● Savaş, demokrasi ve özgürlüklerin bitirilmesi demektir!
● Savaş, insan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır!
● Savaş, çevrenin, doğanın tahrip edilmesi demektir!
● Savaş, savaş kararı alanların çocuklarının değil, emekçi halk çocuklarının gönderildiği bir cehennem demektir!
● Savaş, OHAL’in, KHK’lerin, ihraçların, açığa almaların, sürgünlerin ve baskıların sürmesi demektir.
● Savaş sürdükçe gerçek gündemlerimiz konuşulamayacak!
● Savaş sürdükçe kan ve gözyaşı akmaya devam edecek!
● Savaş sürdükçe onlar kasalarını dolduracak, emekçiler yoksulluğa mahkum olacak!
İçeride ve dışarıda ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikaları terkedilmeli, barışçıl ve demokratik yollarla çözüm için gerekli adımlar derhal atılmalıdır.

“OHAL UYGULAMALARINDAN KADINLAR  DA ZARAR GÖRÜYOR”

AKP hükümeti tarafından, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısı meclisin açılmasını bekliyor. Tasarıda var olan iki nokta kadın ve çocuklar için oldukça vahim sonuçlar doğurma tehlikesi barındırıyor, ifadelerinin kullanıldığı açıklamada şöyle devam edildi.

“Nikah Memurları ve Belediyelerin resmi nikah kıyma noktasında herhangi bir yetersizlikleri söz konusu değilken ”Müftülüklere ve gerekirse Müftülerin görevlendireceği imamlara” resmi nikah kıyma yetkisi verecek olan yasa tasarısında amaçlananın Hükümet yetkililerinin söylediği gibi ”kadınları ve kız çocuklarını korumak” yada ”laikliğin gereği” olmadığı çok açıktır.
AKP, çok eşliliğinin önünü açmak, kadınları boşanma ve miras hukukunun dışına itmek, kız çocuklarının tecavüz sonrası hamileliklerinde istismarcıların korunmasını ve cezasız kalmasını sağlamak, doğumlarda anne ve bebek sağlığını riske atmak gibi kadın bedenini ve iradesini denetlemek istemektedir. Sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların bildirimi nüfus memurlarına sözlü olarak yapılabilecek olması, kız çocuklarının istismardan kaynaklanan hamileliklerinin ve yaptıkları doğumların bildirilmesi zorunluluğu ortadan kaldırılmış olacak, böylece yaşanan istismarların kayıt altına alınması zorlaşacak ve kız çocuğunu hamile bırakan istismarcının tespiti ile bu kişilerin yargılanmasının önü kapatılmış olacaktır. Sözlü beyan, kız çocuklarının doğum yapmalarının takibini de ortadan kaldıracaktır.”

“TASARI KADIN DÜŞMANLIĞININ AÇIK İFADESİDİR”

Açıklamada “Tasarı, kadınların temel hak ve özgürlüklerine yönelik bir saldırı olduğu kadar çocuk istismarını da teşvik etmektedir. Bu yasa tasarısı öncelikle Medeni Kanun ile düzenlenmiş alanların, dini bakış açısı ile yeniden şekillendirilmeye çalışılmasına, kadınlar ile çocukların kanun tarafından korunan haklarının gasp edilmesine ve çocuk hakları sözleşmesine açık bir saldırı niteliğindedir.
KESK Ankara şubeleri olarak emekçileri fetvalarla kadınların ve çocukların hedef gösterildiği dolayısıyla da cinsel istismarın ve kadına yönelik şiddetin sürekli kılındığı bir süreçte, AKP hükümetinin kadınlara düşman politika üretme ve yasa yapma süreçlerinin devamı olarak gündeme getirdiği bu tasarının yasalaşmasına karşı, yaşam tarzımız ve inancımız ne olursa olsun tüm kadınları kadın düşmanlığına karşı birleşmeye çağırıyoruz. Daha önce kürtaj, istismar ve boşanma yasa tasarılarında olduğu gibi bu tasarının da yasalaşmasına izin vermeyeceğiz.” değerlendirilmesinde bulunuldu.

“OHAL’DE HUKUK KALMADI!”

AKP, bir yandan bazı meslek odalarının seçimlerini iptal ederek geriye kalan bir kaç odanın yönetimini de kendisine bağlı hale getirmeye çalışırken, bir yandan da muhalif duruşu nedeniyle hedef haline getirdiği TMMOB’a yönelik her gün yeni bir baskı yoluna başvurmaktadır, ifadelerinin kullanıldığı açıklamada “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın TMMOB’a bağlı Kimya Mühendisleri Odası’na karşı açtığı davada Mahkeme’nin “Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun görevlerine son verilmesi” kararı siyasal bir karar olup çalışma yaşamındaki saldırıların bir parçasıdır. Bu karar belediyelere kayyum atanması uygulamasının emek ve meslek örgütlerine uyarlanmış halidir. Siyasal iktidar ihraç, açığa alma, gözaltı, tutuklama gibi muhalif emek ve meslek örgütlerini baskı altına alma, susturma, özerk yapısını ortadan kaldırma yöntemlerine mahkeme kararıyla yönetimi görevden almayı da eklemiştir.”denildi.

Konfederasyonumuz TMMOB ile omuz omuza dayanışma içinde olacaktır ifadelerinin kullanıldığı açıklamada şu ifadelere yer verildi.

“AKP hukuku bir kez daha 12 Eylül darbecilerinin hukuku ile aynı noktada birleşmiştir. Kurulduğu günden bugüne kadar baskılara maruz kalan TMMOB ve bağlı odaları şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da boyun eğmemiştir, eğmeyecektir.
Mahkemenin bu antidemokratik kararını kınıyoruz. Konfederasyonumuz, emek ve demokrasi mücadelesinde TMOB ile omuz omuza birlikte ve ortak hareket edecek, dayanışma içinde olacaktır.”

“OHAL/SAVAŞ DÜZENİ ANCAK ZAMLARLA SÜRDÜRÜLEBİLMEKTEDİR”

KESK Ankara Şubeler Platformu’nun açıklaması şöyle devam etti:

“Kamu emekçisine buçukluk zamları reva gren siyasal iktidar, geniş çaplı zamlarla OHAL düzenini sürdürebilir hale gelmiştir. Son zamlarla işçiler, emekçiler açlığa mahkûm edilmiştir. Son bir aydır kamuoyunda Kuzey Irak referandumu bahane edilerek savaş tamtamları çalınıyor. Aslında, içeride yaptıkları ve yapmayı planladıkları şeylerin üstü de örtülmeye çalışılıyor. MTV’ deki %40 oranında artış ve diğer vergi kanunlarındaki değişiklikler, Nüfus hizmetleri kanunu ile müftülere nikah yetkisi, müfredattaki dayatmalar gibi yanı artık deniz bitti. Ülkenin önemli ekonomik getirisi olan değerlerini özelleştirmelerle sattılar, bitirdiler. Birçok işçiyi ve emekçiyi işsiz bıraktılar. Yetmedi, derelerini, ormanlarını, ovalarını, ormanlarını, tarım arazilerini talan ettiler. Şimdi vergi artışları ile bu halkın ve emekçilerin iliğini daha fazla sömürecekler. Her türlü melaneti KHK’ larla halka dayatıyorlar. İktidarlarını sürdürmek için savaş bahanesi ile yeni kaynak yaratmaya çalışıyorlar. Ama biz daha fazla emekçilerin sırtında boza pişirmenize izin vermeyeceğiz. Tüm toplum için DEMOKRASİ ve ADALET ekmek-su gibi bir ihtiyaç haline gelmiştir.”

“EĞİTİM OHAL’DE BİTME NOKTASINA GELMİŞTİR”

Eğitimin OHAL sistemiyle bitme noktasına geldiğine değinilen açıklamada “Eğitim sistemimizin sınav odaklı olması çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşamlarını doğrudan etkilemektedir. Ancak sorunu içinden çıkılmaz hale getiren ve gencecik yaşamların üzerinde yıkıcı etkileri olan asıl sorun, eğitim politikalarındaki “Ben yaptım oldu.” tavrıdır.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı’nın “doğru bulmadığını” belirtmesi üzerine kaldırılan TEOG’un ardından, bugün de üniversitelere giriş sınavı olan YGS ve LYS’nin kaldırılacağı duyurusu geldi.
Gerek Cumhurbaşkanı gerekse YÖK Başkanı yaptıkları açıklamalarda bu değişikliğin hangi ihtiyaç kapsamında yapıldığını, hangi soruna çözüm üreteceğini açıklamadı. Sadece bu sistemin değişeceği ilan edildi.
Hatırlanacağı üzere 2010 yılında AKP tarafından ÖSS kaldırılmış, öğrencilerin hayatlarını tek sınava bağlanması yine AKP hükümeti tarafından eleştirilmişti. Özellikle gençlerimizin ÖSS baskısı nedeniyle giderek artan biçimde intihara teşebbüs etmeleri kaygı verici noktalara ulaşmıştı. O dönem getirilen ve bugüne kadar yürütülen YGS ve LYS, yine AKP hükümeti tarafından çeşitli övgülerle kamuoyuna duyurulmuş, sınav sayısının arttırılmasının ve farklı dönemlerde yapılmasının gençlerin üzerindeki baskıyı azaltacağı ilan edilmişti.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Yeni sınav sistemine ilişkin çelişkilere değinilen açıklamada “Bugün ise o dönem ÖSS’ye getirilen eleştirilerin ve YGS ile LYS’ye dizilen övgülerin sahipleri tarafından sınav sisteminde bir değişikliğe daha gidileceği duyuruldu. Üstelik sınavın yine tek haftada gerçekleştirileceği ilan edilerek ” denilerek cevap aranması gereken şu sorular soruldu.

  • Sınav sisteminin değiştirilmesi hangi sorunlara çözüm üretecektir?
    ● Sınavın yine bir haftada gerçekleştirilecek olması gençlerimiz üzerindeki baskıyı arttırmayacak mıdır?
    ● Gelen eleştiri ve önerilere kulak asmadan sadece kendi doğrularınızla hareket ederek değiştirdiğiniz sistemin bir benzerini geri getirmeniz sonrasında, 6 yıldır bu sınavlarla cebelleşmiş, kopya skandallarıyla hakları ve emeği gasp edilmiş gençlere bir özür dilemeyi düşünüyor musunuz?
    ● Getirdiğiniz sistem de eğitim politikalarından anlamayan ama tek adam olduğu için her sözü ferman olarak kabul edilen kişi tarafından beğenilmezse ne yapacaksınız?
    Özellikle belirtmek isteriz ki çocukların ve gençlerin yaşamları, gelecekleri ve en önemlisi emekleri, hükümetin oy kaygısından daha az ciddi alınacak bir şey değildir. Bir tarafta eğitimde çağ atladığımızı söyleyen Milli Eğitim Bakanı, diğer tarafta eğitim sisteminden istediklerini elde edemediklerini ifade eden bir Cumhurbaşkanı karşımızda durmaktadır. Ancak asıl gerçek, “Ben yaptım oldu.” denilerek eğitimin her kademesinin yap-boz tahtasına çevrilmesi ve çocuklarımızın adeta kobay haline getirilmesidir.
    Bu kapsamda tüm velilere bir çağrımız olacaktır! Sadece kendi bildiğini yapan ve dersine iyi çalışmayan çocuklarımız değil hükümettir! Bu nedenle hep birlikte çocuklarımızı değil hükümeti uyarmak zorunda ve artık yeter demeliyiz!

“KANDIRILDIK DEMEK SİZİ KURTARAMAYACAKTIR”

Açıklama son olarak şu ifadelerle son buldu:

“KESK olarak kendini anayasanın, yasaların üzerinde gören kamu kurum yöneticilerini uyarıyoruz. Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış olan sendikal faaliyetlerimizi engellemek suçtur ve bu suçu işleyenler er ya da geç yargı karşısında bunun hesabını vereceklerdir. “Kandırıldık” demeleri de kendilerini kurtaramayacaktır.

Açıklamamızı bitirirken, OHAL yaşamın her alanını içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Toplumun tüm kesimleri için tek çözüm acil olarak demokrasi talebi etrafından birleşmek ve mücadele etmek. KESK Ankara Şubeler platformu olarak emek, hukuk, adalet, demokrasi mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha duyuruyoruz. OHAL kaldırılsın KHK’ler iptal edilsin, ihraçlar işlerine dönsün!”

sakarya_rutin_2

sakarya_rutin_3

sakarya_rutin_5

sakarya_rutin_6

sakarya_rutin_7

Fotoğraf ve haber Can ÖZEN