KESK Ankara Şubeler Platformu bugün ( 25 Aralık 2020 ) OHAL’in lağvedilmesi talebimizle ilgili bir basın toplantısı yaptı. Basın toplantısına SES Ankara Şubeyi temsilen Şube Genel Sekreteri Yüksel Delice katıldı
DAHA FAZLA OYALAMAK, DAHA FAZLA İNSANLIK SUÇUDUR!
Değerli Basın Emekçileri,
Ülke bir yandan salgın ile mücadele ederken bir yandan da toplumsal desteğini yitirdikçe saldırganlaşan, otoriterleşen tek adam rejimiyle mücadele ediyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün sadece , iktidar için geçerli olduğu daha da ötesi her türlü hakaret ve tehdidin havada uçuştuğu bir rejim ile yönetiliyoruz.
Değerli Basın Emekçileri,
Salgın koşullarını fırsata çeviren iktidar, sendikal hak ve özgürlükleri fiilen yasaklar kapsamına almıştır. İktidarın sermayeyi esas alan salgın politikalarına, açıklama ve etkinlik yapan birçok üyemiz baskılarla, sürgünlerle karşı karşıya kalmıştır. Özellikle PTT’de çalışan sendikamız HABER- SEN’in çok sayıda yönetici ve üyesinin sürgün edilmesine son olarak MYK üyesi İbrahim Damatoğlu ve BTS Genel Sekreteri İsmail Özdemir de eklenmiştir. Bursa’ da Eğitim Sen üyesi 6 arkadaşımız il içi sürgüne tabi tutulmuştur. Diyarbakır başta olmak üzere farklı sendikalarımızın çok sayıda üye ve yöneticisi sendikal eylem ve etkinlikler nedeniyle gözaltına alınmış, kimisi ise tutuklanmıştır.
Diğer bir örnek ise; TBMM’ne sunulan “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının, Finansmanının Önlenmesine İlişkin KanunTeklifi” dir. Bu kanun teklifi ile, Türkiye’de zaten son yıllarda giderek artan bir baskının hedefi olan sivil toplum kuruluşları ve dernekler etkisizleştirilmek istenmektedir. Böylece muhalif belediyelere uygulanan kayyum politikasının derneklere ve sivil toplum örgütlerine uygulanmasının yolu açılmaktadır.
Değerli Basın Emekçileri,
AKP- MHP faşist bloğu, OHAL sürecini kendi iktidarını tahkim etmek için kullanmıştır. 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL, yasal olarak kalksa da halen fiili olarak sürmektedir. OHAL’in devamını sağlayan 7145 sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 35. maddedir. Bu düzenlemelerle keyfi ihraçların devamı sağlanmıştır. Bu maddelere dayanılarak KESK’e bağlı sendikalara üye 54 arkadaşımız, bakanlık onayıyla ihraç edilmiştir. OHAL uygulamalarından biri de kadrolaşma aracı olarak kullanılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmalarıdır. Binlerce kamu emekçisi adayı KPSS’de yüksek puan almalarına rağmen güvenlik soruşturması ya da arşiv araştırması nedeniyle göreve başlatılmamıştır. Bu durum var olan kadrolaşmayı derinleştirmiş devleti parti devletine dönüştürmüştür.
Değerli Basın Emekçileri,
Komisyon, son resmi açıklamasını 2 Ekim 2020 tarihinde yapmıştır. Hala karara bağlanmayan 16.050 başvurunun 2.630’u KESK’lilere aittir.
Komisyon 2 Ekim 2020 tarihli açıklamasında tüm başvuruların % 87’sini karara bağladığını ifade etmektedir. Ancak KESK’lilerin dosyalarının (4267 ihraç dosyası) sadece % 38’i karara bağlanmış, % 62’si ise 4 yıldır hala karara bağlanmayı beklemektedir! Komisyonun son aylarda çok bariz şekilde oldukça az sayıda dosyayı karara bağlaması ise manidardır ve iktidardan buna dair talimat aldığı şeklinde yorumlanmaktadır.
Karara bağlanmayı bekleyen dosyaların çoğunluğunun barış akademisyenlerinden ve haklarında istihbarat raporları, mahkeme kararları, savcılık soruşturmaları vb. herhangi en ufak bir isnat bulunmayanlardan oluştuğu bilinmektedir. Komisyon ve iktidar oyalamayı uzatabildikçe uzatmayı, mağduriyeti işkenceye dönüştürmeyi, bu arada üniversitelerde ve kamuda kadrolaşmasını tamamlamayı düşünmektedir.
Değerli Basın Emekçileri,
Bilindiği üzere; ‘kişiye özgü çıkarılan’ KHK’ler eliyle Resmi Gazete’de isimlerinin yayınlanmasıyla on binlerce kamu emekçisi ihraç edilmiştir. Kamu emekçilerinin hukuka uygun olarak kazanılmış sosyal ve ekonomik hakları, masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkı, savunma hakkı da ihlal edilerek idari tasarrufla hukuka aykırı olarak ellerinden alınmıştır.
Tek Adam Rejiminde örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü, seyahat hakkı, toplu eylem, gösteri ve toplantı hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerin yanı sıra en temel vatandaşlık hakkı olan çalışma hakkı da gasp edilmiştir.
Komisyonun defalarca uzatılan görev süresi yeni bir kararla 1 yıl daha uzatılmıştır. Bu hukuksuzluğun, insanlık suçuna dönüşme halidir. Bu karar derhal geri çekilmelidir. Biz KESK’liler olarak son arkadaşımız göreve dönünceye kadar dayanışmaya ve mücadeleye devam edeceğiz. KHK’ler gidecek biz kalacağız.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz !
Yaşasın KESK !
Cemal ERDOĞAN
KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü