Anasayfa » MANŞET » BİLKENT ŞEHİR HASTANESİNDE NELER OLUYOR? YAŞANAN SORUNLAR -1
BİLKENT ŞEHİR HASTANESİNDE NELER OLUYOR? YAŞANAN SORUNLAR -1

BİLKENT ŞEHİR HASTANESİNDE NELER OLUYOR? YAŞANAN SORUNLAR -1

BİLKENT ŞEHİR HASTANESİNDE NELER OLUYOR?

SES Ankara Şube bugün ( 6 Mart 2019 – Çarşamba ) akşam 17.00’da, Şube Binamızda Bilkent Şehir Hastanesi’nde yaşanan sorunlara ilişkin “Bilkent Şehir Hastanesi’nde Neler Oluyor?” içerikli bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Ankara Şube Yürütme Kurulu adına Eş Başkan Rona Temelli’nin basına yaptığı açıklamanın ardından Eş Başkan Hüsnü Yıldırım’da Hastane’de yaşanan sorunları dile getirdi.

Basın Açıklaması Metni

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ ANKARA ŞUBESİ
ANKARA BİLKENT ŞEHİR HASTANESİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak 2017 yılından bu yana kimi gelişmiş ülkelerde uygulanan ve kamu sağlık harcamalarına olumsuz etkileri sonucunda uygulanılmasından vazgeçilen, Türkiye’de yeni keşfedilen kamu özel ortaklığı modeli ile yapılan şehir hastanelerini her boyutu ile anlayabilmek, analiz edebilmek için masaya yatırdık ve içini açtık. Modelin ne olduğunu, ekonomi politiğini, uluslararası kuruluşların rollerini, ülke sağlık sistemini, çevreyi ve kent mimarisini, çalışanların istihdam durumunu, vatandaşa etkileri gibi konularda epeyce kafa yorduk. Dünya örneklerini inceledik, onlar vazgeçerken Türkiye’de neden rüyaları süsleyen bir proje haline geldiğini anlamaya çalıştık. Akademisyenlere, bilim insanlarına, meslek örgütü temsilcilerine ve üyelerimize sorular sorduk. Şehir hastanelerini daha detaylı irdeleyen çeşitli çalıştaylar, paneller, sempozyumlar düzenledik ve bazı cevaplara ulaştık. Önemsenmesi ve dikkate alınması gereken öngörülerde bulunduk.

Şehir Hastaneleri projelerinin Özel işletme niteliği, Kamu yatırımı olup olmadığı, Kamu yararını gözetilip gözetilmediği, Finansmanının nasıl sağlanacağı ve Finansman açısından uygunluğu, projeye neden gerek duyulduğu, böylesi devasa bir projeye ihtiyaç durumu, Personel yapısının nasıl olacağı, Sermayenin durumu gibi başlıklarda yaptığımız inceleme ve çalışmalarda asıl cevaplara ulaştık. Fakat bu projenin sahiplerinden yani sağlık politika yapıcılarından henüz bir cevap alamadık ne yazık ki. Onlar ısrarla bizleri yok saymaya devam ediyorlar.

Şehir hastanelerinin açılmasıyla birlikte bazı öngörülerimizde ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Özellikle Ankara’da yer alan şehir hastanelerine yönelik önemli tespitlerimiz vardı. Yaklaşık 3 hafta önce sessiz sedasız 2 eğitim araştırma hastanesi Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’ne taşındı. 2004 yılında açılan Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi ve Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Bilkent Şehir Hastanesi kampüsünde yer alan Kalp Damar Hastanesinde kısmi hizmet vermeye başladı. Bu durum hem sağlık emekçileri hem de kronik takipli hastalar için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Dünyanın 3. büyük hastanesinin hizmet verdiğini duyan olmuştur belki. Ama seçim öncesi bu sessizliğin nedeni 14 Mart tarihindeki açılış mı, yoksa sorunların kamuoyundan gizlenmesi çabası mı bunu zaman gösterecek.

SES Genel Merkez ve Şube yöneticilerimizle birlikte Bilkent Şehir Hastanesine yaptığımız ziyaretlerde üyelerimizin yaşadığı sorunlar ve bizlerin izlenimleri neticesinde tespiti yapılan sorunlar şöyledir;

1. En önemli sorunların başında elbette alınan siyasi ve ekonomik kararlar gerekçesi ile işsiz kalan sağlık emekçilerinin durumudur. Yıllardır kadro talebi ile umutlandırılan, kadro dışı kalan, sonra da işsiz kalan 150 sağlık emekçisinin yeniden istihdama dâhil edilmeleri için gereken çabanın gösterilmesini talep etmekteyiz. Bu sayı kapatılması planlanan diğer hastanelerle birlikte binleri bulacaktır. Hizmet alımı ile çalışan sağlık emekçilerinin istihdamı için çalışmaların bir an önce başlatılmasını, popülist söylemlerle çalışanların umutlandırılmamasını, mağduriyeti yaratanların mağduriyetlerin giderilmesi konusunda birinci derecede sorumlulukları olduğunu ve kamu yararını gözetmeleri açısından da sorumlulukları olduklarını hatırlatmak isteriz.
2. Dünyanın 3. büyük hastanesi olarak reklam edilen Bilkent Şehir Hastanesinde nitelikli yatak sayısı, yoğun bakım yatak sayısı, manyetik rezorans, tomografi ve diğer görüntüleme cihazlarının sayısı, laboratuvar cihazlarının sayısı gibi teknolojik ve lojistik durumların bilgisi verilirken hizmet verecek çalışan sayısı ile ilgili tek rakama bile rastlanılmamaktadır. Bu durum şöyle bir algı yaratmaktadır; Çalışan yok sayılmakta nitelikleri, uzmanlıkları vb. durumları pek de önemsenmemektedir ya da çalışan sayısı yeterli değildir. Kamu özel ortaklığında özel sektörün karı önemsenmektedir. Çalışan ücretleri de maliyeti artıran önemli unsurlardan biridir. Maliyeti azaltmak için daha az çalışana daha fazla iş ve daha az ücret vererek bu önemli kalemdeki maliyetleri azaltırsınız. Avrupa ve OECD ülkelerinde ki hasta –doktor, hasta hemşire oranlarını incelediğimiz istatistiksel verilerdeki durum bu oranların ülkemiz açısından ortalamaların çok altında olduğunu dolayısıyla mevcut hastanelerimiz de bile yetersiz hemşire ve doktorla çalıştığımız sağlık insan kaynakları yöneticilerince bilinen bir durumdur. Şehir hastanelerinde bu sayılarla nitelikli sağlık hizmeti üretilemeyeceğini şimdiden beyan ediyor ve gereken tedbirlerin acilen alınması istiyoruz.
3. Taşınan ve taşınacak olan hastanelerin birçoğu şehrin göbeğinde yer alan hastaneler olması itibarıyla ulaşım hem çalışanlar için hem de hizmet alanlar için bir sorun haline gelmiştir. Çalışanlar evlerini hastaneye yakın semtlerde satın almış ya da kiralamışlardır. İşyerine ulaşım maliyetlerini de buna göre hesaplamışlardır. “Şimdi çalışanların fikri dahi alınmadan pat işyerinizi taşıyorum diyorsunuz. Artan maliyet için de hiç sesinizi çıkarmıyorsunuz. Enflasyon karşısında eriyen ücretlerimiz, verilen zam oranları ortadayken hele ki kriz döneminde bir liralık ek bir harcama bile canımızı sıkıyorken artan yol masrafını cebimizden mi ödemek zorundayız?” diye şikâyetlerini dile getiriyor üyelerimiz ve üyemiz olmayan sağlık emekçileri. Kapatılacak olan hastanelerde hastane idarecileri tarafından paralı servis başvuruları (260-280 tl) alınmaya başlanmış.. Evinden işine yürüyerek giden bir hemşirenin Bilkent Şehir Hastanesine ulaşmak için 280 TL’lik ek bir maliyeti oluşmuş oldu. Fakat bu durumun sorumlusu kimse, onlar karşılamalı ek maliyetleri. Aldığımız zam bu kadar bile değilken bu ücreti ödemek zorunda değiliz. Dünyanın 3. Büyük hastanesini yapan bir hükümet ücretsiz servis sağlayacak güce de elbette sahiptir. Bu nedenle ana arterlerden ücretsiz servis talebi tüm çalışanların ortak talebi haline şimdiden gelmiştir. Bu konunun takipçisi olacak, gerekli çalışmaları en kısa sürede başlatacağız.
4. Farklı kurumsal kültürleri olan hastane çalışanlarının yeni bir kurumda çalışmaya başlaması hele ki mekânsal büyüklüğü şimdiye kadar çalıştıkları hastanelerin mekânsal büyüklüğünün çok çok üstünde olması onların uyum sürecini oldukça zorlaştıran bir faktördür. Kurumlar uyum eğitimleri ile bu durumu gidermeye çaba harcarlar. Üyelerimize uyum eğitimi alıp almadıklarını sorduk. Çoğu herhangi bir eğitim almadığını hatta 3 hafta geçmesine rağmen Sağlık Bakanlığına bağlı hiçbir yönetici ile tanışmadıklarını, hastane yöneticilerini bilmediklerini ifade ettiler. Biz de sormak istiyoruz kamu nerede? Özel sektörün temsilcileri olan müdürler, şefler hastanenin her tarafında varken sağlık bakanlığı yöneticileri kimlerdir ve nerededirler, doktorlar hemşireler var olan sorunları kimlerle gidermeye çalışmaktadırlar? Yoksa hiçbir sorun yaşanmamakta mıdır? Örneğin hemşirelerin soyunma odları var mı? Giysilerini asacakları dolapları, askıları, yeterli sayıda üniformaları var mı? Yoksa bu eksiklikleri kim nasıl giderecek?
5. Farklı kurumsal kültüre sahip hastanelerin bir araya gelmesi sonucunda ortaya çıkan önemli sorunlardan birisi de çalışanlar arasında iş barışının bozulmasıdır. Bulunduğu hastanede hiyerarşik sıralamada yer alan amir ve yönetici pozisyonlarında bulunanların şehir hastanelerde aynı sıralamada yer alamamaları bir nevi iktidar savaşlarının başlamasına neden olmuş ve olmaya devam edecektir. Bu durum çalışanların âdete “filler tepişirken çimenler gibi ezilmelerine neden olan durumlara maruz kalmalarına neden olmaktadır. Kişi kollama, yandaş kayırma, taraf olma vb. çalışma barışını olumsuz etkileyerek, çalışanların gerçek sorumlular karşısında hesap sorma gücüne erişecek birlikteliği ortadan kaldıracak bir durum meydana getirecektir. 
6. Hastaneler çalışanlar ve hastalar için çok tehlikeli alanlardır. İçerisinde barındırdığı riskler birçok endüstri alanından daha fazladır. Şehir hastanelerinde bu tehlikeler farklı bir boyuta taşınmıştır. İşyeri güvenliği artık yerini şehrin sağlığının ve güvenliğinin sağlanması noktasına evirilmiştir. Üyelerimize işçi sağlığı ve güvenliği eğitimi alıp almadıklarını, kendilerine kişisel zimmetlenen koruyucu ekipmanlar verilip verilmediğini, sağlık gözetimi yapılıp yapılmadığını sorduk. Aldığımız yanıt “hayır” oldu. Yeni bir kuruma başlarken bu eğitimin verilmesi yasal bir zorunluluk olmasına rağmen işçi sağlığı ve güvenliği eğitimleri verilmemiştir. Şehir hastanelerinde radyasyon güvenliği ve radyon güvenliği komitelerinin aktif halde olup olmadıklarını, radyasyon ünitelerinin radyasyon fiziğine uygun dizayn edilip edilmediğini, radyasyon cihazların TAEK lisanslarının olup olmadığını ve hastaneler açılmadan önce denetimlerinin yapılıp yapılmadığını bilmemekteyiz. Eğer bir uygunsuzluk varsa bunlar tutanak altına alınmış ve dosyalanmış mıdır? Ya da uygunsuzluklara rağmen biran önce hizmete geçelim sonra gerekli düzeltmeleri yaparız mı denmiştir? Kamuoyu ile bu bilgiler paylaşılmalıdır. Ticari sırdır yalanın arkasına sığınılarak kamu yararı ve toplum sağlığı hiçe sayılamaz. Biran önce çalışan sağlığı ve güvenliği ile ilgili y asal zorunlulukların yerine getirilmesini yetkili yetkisiz sendika ayrımı yapılmaksızın çalışan temsilcilerinin seçimle belirlenmesini ve işçi sağlığı ve güvenliği kurullarında tüm sendika temsilcilerinin yer almalarını istiyoruz.

  1. Bilkent Şehir Hastanesinde de diğer şehir hastanelerinde olduğu gibi katlara asansörlerle ulaşılmaktadır. Son yıllarda birçok hastane yangınına şahit olduk. Yangın esnasında asansörler kullanılmamaktadır. 36000 kişiye yemek çıkan bir hastanede olası bir yangın durumunda tahliye için yangın çıkışları mekânsal büyüklük dikkate alınırsa yangın çıkışları yeterli sayıda ve kolaylıkla erişilebilir durumda mıdır? Tıbbi Cihazlar, yoğun bakım hastaları nasıl tahliye edilecektir? Hastaneler açılmadan yangın ve afet durumları için tatbikat yapılmış mıdır? Bu soruların cevabını üyelerimizden alamadık. Yapıldıysa kayıtlarının alınması zorunlu olduğu için bu durumun çalışanlarla paylaşılması gerekmektedir.
    8. Mekânsal büyüklük çalışanların iş yükünü arttıracak ve eskisine göre daha fazla efor sarf etmelerine neden olacaktır. Özellikle doktor ve hemşirelerin çalışma prensipleri ve protokolleri (15-30-60 dakikada bir vital bulgu alma, kan ve kan ürünleri transfüzyon takipleri, KVC hasta takipleri gibi, kanama kontrolü, ateş takibi vb. ) yatak başına ortalama 257-312 metrekarenin düştüğü kliniklerde aşırı efor sarf etmelerine, hasta çağrılarına yanıt veremez hale gelmelerine neden olacaktır. Uzun çalışma süreleri, nöbet sıklıklarının fazla olması, az elemanla çok iş yapmaları, kalite, faturalandırma ve vb. bürokratik işlemler için dokümantasyon yapmak gibi hasta bakımı ile ilgili olmayan yasa ve yönetmeliklerde yeri olmayan angarya işlerle uğraşmaktan tükenmiş sağlık çalışanları şehir hastanelerinde daha da tükeneceklerdir. Sistemsel sorunların giderilmemesi ya da geç giderilmesi nedeniyle öfkelenen hasta ya da yakını, karşısında ve en yakınında bulunan sağlık çalışanından öfkesini yatıştırmaya çalışacak ve şiddet olayları artacaktır. Çalışan arkadaşlarımız dahi hastane yöneticilerine ulaşamazken hasta ve yakınları sorunlarını iletecek bir muhatap bulmakta zorluk çekeceklerdir.
    9. Dünyanın 3. Büyük hastanesinde AVM konforunda sağlık hizmeti üreten sağlık emekçileri en temel sorumluluklarından biri olan çocuk bakımı ile ilgili yasalarda yer alan kreş hakkı ile ilgili düzenleme yapılmış olduğunu ümit ettiler. Her türlü konforun sağlandığı bir kurumda elbette kreş de vardır diye düşündüler. Fakat daha önce açılan diğer şehir hastaneleri gibi Bilkent Şehir Hastanesinde bir tane bile kreş yok. Yıllardan beri talep ettiğimiz 7/24 hizmet veren ücretsiz kreşlerin böylesine devasa bir projeye imza attanlar için ciddi bir maliyet kalemi oluşturmadığını düşünmekteyiz. Dünyanın 3. Büyük hastanesinde çalışan sağlık emekçilerinin sosyal, ekonomik ve özlük hakları bakımından dünyanın ileri gelen ülkelerinin sağlık emekçileri ile benzer koşullara ulaştırılması gerekli değil midir? Çalışma saatlerinin azaltılması, mesai ve nöbet ücretlerinin artırılması, ücretsiz servis ve yol yardımı, ücretsiz üniforma verilmesi, ücretsiz kreşlerin sağlanması, yolda geçen sürenin mesai saatine dâhil edilmesi, izin sürelerinin arttırılması gerekli değil midir?
    10. Engelli, yürümekte zorluk çeken, yaşlı, hamile, çocuk hasta gibi özel durumlu hastaların şehir hastanelerine ulaşımı için özel tedbirler alınması gerekmektedir. Ana yollardan ücretsiz hasta nakil servisleri vb. uygulamalarla bu özel grupların transferi kolaylaştırılmalıdır. Bu grupların hastane içindeki transferi de kolaylaştırılmalıdır. Bilkent Şehir Hastanesinde 4 adet hasta transfer arabası dolaşmakta bu arabalara binmek için 15 dakika filan beklemeniz gerekmektedir. Tam kapasite ile çalışmaya başlandığında transfer aracı sayısı artırılacak mıdır? Ya da başka tedbirler alınacak mıdır? Ayrıca bu araçlarla yapılan transferler sırasında meydana gelebilecek kalp ve solunum durması gibi acil durumlarda mavi kod prosedürünün vaktinde uygulanamaması gibi ciddi kaygılarımız bulunmaktadır. Bu alanlar için mavi kod prosedürü tatbikatları uygulanmış mıdır? 
    11. Şehir hastaneleri ile ilgili Sendikamız SES, TTB ve ATO’nun yaptığı çalışmalarda kamuoyu ile paylaşılan ya da erişebildiğimiz protokollerde şehir hastanelerine kapatılacak hastanelerden hiçbir tıbbi cihaz, sarf malzemesi, ilaç gibi hizmet sunumunun önemli girdilerinin götürülmeyeceğiydi. Bu bilgilerin doğru olmadığını taşınma sırasında anlamış bulunduk. 2 hastanenin taşınması sırasında tıbbi cihazların, yanı sıra sarf malzemelerin götürüldüğünü bilmekteyiz. Ayrıca taşınacak olan hastanelere de malzemelerin sayımlarının yapılarak, götürülmek üzere hazırlıkların başlatılması yönünde talimatların verildiğini de biliyoruz. Kamu yararı için doğru da bir karardır. Ama kafamıza takılan bir konu var. Cihaz alımı için daha önce ödeme yapılmış ve parası ödenmiş midir? Şehir hastanelerine alınan ve taşeron firmalarca yürütülen hizmetlerde kamunun cihazları mı kullanılmaktadır? Ya da cihazlar alınamadıysa, sarf malzemeleri kritik stok miktarıyla bile sağlanamadıysa kısacası malzeme yetersiz, cihaz yetersiz ve çalışan yetersizse biz nasıl nitelikli bir sağlık hizmeti üreteceğiz. Bu nedenle yaşanacak, insan sağlığını tehdit edecek sorunlar karşısında ticari sır denilerek susmaya devam mı edilecektir? Şimdiden malzeme sıkıntısının en kritik sarf malzemelerde (endotrakeal tüp, santral venöz kateter gibi) yaşandığı gibi duyumlar almaktayız. Biz her duyumu dikkate almak zorundayız. Doğru ya da yanlış olduğunu ispat etme, denetleme, kamuoyunu bilgilendirme görevi Sağlık Bakanlığına aittir çünkü.
    12. Sıklıkla reklamı yapılan “hastanelerde kuyrukları kaldırdık” söyleminin gerçeği yansıtmadığını Ankara’nın göbeğinde Sağlık Bakanlığına birkaç kilometre uzaklıktaki Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesine bir uğrayıversinler. Endokrinoloji, kardiyoloji, göz gibi bazı özel dallarda muayene olabilmek için Esertepe’den, Şentepe’den sabah beş buçukta ilk kalkan dolmuşlarla yola çıkan 65 yaş üstü hastalarla bir dertleşsinler. 06.30 da muayene listeleri oluşturmak zorunda bırakılan hasta kayıt elemanlarına ve güvenlik görevlilerine bu talimatları kimlerden aldıklarını sorsunlar. Oturacak yer bulmanın bile mümkün olmadığı koridorlarda, muayene olabilmek için kaç saat beklediklerini öğrensinler. Bir tarafta doktora ulaşamayan hastalar, diğer tarafta dünyanın 3. Büyük hastanesine sahip olan Sağlık Bakanlığı var. Biz makul olanı yani herkesin erişebildiği, hakkaniyetli, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetinden daha fazlasını istemiyoruz. Ardahan’daki vatandaşın da, Ankara’daki vatandaşın da kardiyoloji doktoruna 1 ay beklemeden muayene olabilmesini, ileri tetkiklerini standartlarda belirtilen sürelerde yaptırabilmesini ve cebinden beş kuruş çıkmadan tedavi olabilmesini istiyoruz. Trilyonlarca paranın bir takım kişilerin sahip olduğu şirketlere aktarılmasını değil tüm halkın yararına kullanılmasını istiyoruz.

Bilkent Şehir Hastanesi fiilen açılmasının üzerinden 3 hafta geçmiş ve bu süre zarfında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak yukardaki gözlemler yaptık. Biz bir sağlık örgütü, bir sağlık sendikası olarak ülkemizin sağlık sistemini ve halkımızın sağlık hakkını ilgilendiren her konuda doğrudan tarafız; sağlık sisteminin de önemli bir parçasıyız. Sağlık politika yapıcıları tarafından yok sayılmamız, muhatap alınmamız bu gerçeği değiştirmemektedir. Çünkü sağlık hizmetini üreten ve aynı zamanda ürettiği bu hizmeti alan kişileriz. Dolayısı ile bu alanda ki yetkinliğimizi yetkilerle tartışmıyor ve de tartıştırmıyoruz. Biz sağlık emekçileri olarak tarihsel deneyimimiz ve birikimlerimiz ile biliyoruz ki sağlık meta dışına çıkarılan bir alan olmalıdır. Birey, toplum ve doğa yararına sağlık hizmet üretimi esastır. Sağlık hizmeti topluma en yakın yerde, ulaşılabilir, uygun mekânlarda verilmelidir. Sağlığı geliştirici ve koruyucu hizmetler öncelenmelidir. Sağlıkta önceliklerin belirlenmesi ve sağlık kurumu gereksinimlerinin saptanması çalışmaları toplum, akademi, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, meslek odaları ile birlikte yürütülmelidir.
Üyemiz olan ya da olmayan ve tüm bu süreçten etkilenen sağlık emekçilerine açık çağrımızdır. Çalışma barışı başta olmak üzere çalışırken iş yükümüzü artırarak iş sağlığını ve güvenliğimizi yoksayan, çalışma hakkımızı zora sokan, Sağlık Bakanlığının “sağlık çalışanlarının işyerine en fazla yarım saat mesafede ikamet etmesini” düzenleyen genelgesine rağmen şehir hastanesine ulaşımın 1 saati bulmasıyla mesai saatlerini uzatan dolayısıyla ulaşımı ve sağlığı daha pahalı hale getiren uygulamalara karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

SES ANKARA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU

bilkent_1

bilkent_sorunlar_küçük