Anasayfa » MANŞET » OHAL CAN ALIYOR, DERHAL KALDIRILSIN!
OHAL CAN ALIYOR, DERHAL KALDIRILSIN!

OHAL CAN ALIYOR, DERHAL KALDIRILSIN!

KESK Ankara Şubeler Platformu dün ( 25 Şubat 2017 Cumartesi ) Sakarya Caddesinde KHK’ler le yapılan ihraçları ve bu ihraçlar nedeniyle yaşanan can kayıplarını protesto amacıyla oturma eylemi gerçekleştirdi.

Saat 14.00-16.00 arasında yapılan oturma eylemi, Çukurova Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü 50/d statüsünde araştırma görevlisi olarak çalışırken “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza attığı için sözleşmesi yenilenmeyerek işten atılmasının ardından yaşamına son veren Mehmet Fatih Traş anısına saygı duruşu ile başladı. Eylemde basın açıklamasını KESK Ankara Şubeler Platformu adına SES Ankara Şube Eş başkanı Rona Temelli okudu.

Rona Temelli,  “Sarayın diktasında AKP karşı darbesini örgütleyerek neo-liberal politikaların hayata geçirilmesinde, emek rejiminin buna uygun olarak dönüştürülmesinde, mezhepçi, faşist rejimin inşası için bütün muhalif seslerin susturulmasında OHAL’i fırsata çevirmiştir” dedi.

Rona Temelli’nin  ardından ihraç edilen Ankara Üniversitesi akademisyenlerinden Yasin Durak da, tüm emekçilerle birlikte mücadeleye devam edeceklerini söyleyerek, intihar eden akademisyen Mehmet Fatih Traş’ın ölümüyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a şöyle seslendi: “Recep Tayyip Erdoğan çıkmış, ‘Profesör de olsa, asistan olsa bedelini verecekler’ diyor. Soruyoruz, istediğin bedel bu muydu?”

Yapılan basın açıklamasının ardından KESK üyeleri OHAL’i KHK’leri kınayan slogan atarak, saat 16.00 ya kadar sürecek oturma eylemini başlattı.

Basın açıklaması tam metni

OHAL CAN ALIYOR, DERHAL KALDIRILSIN

20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen ve bugüne kadar kesintisiz bir biçimde devam eden OHAL’e dayandırılarak çıkarılan KHK’lar ile somut gerekçelere dayandırılmayan, darbe ile ilişkisi kanıtlanmamış, hukuksuz bir şekilde kamudan ihraç edilenlerin sayısı yüz bini aşmış durumda. Bilindiği üzere;

KHKlarla on binlerce emekçinin işine son verildiği, on binlercesinin açığa alındığı, gözaltılarla, tutuklamalarla, yargısız infazlarla, dernek, gazete ve dergilerin “mühürlenmesiyle” karakterize olan bir dönemi yaşıyoruz. Bugün artık OHAL sürecinin kendisinin bir darbe olduğu tartışmaya yer olmaksızın açıktır. Sarayın diktasında AKP karşı darbesini örgütleyerek neo-liberal politikaların hayata geçirilmesinde, emek rejiminin buna uygun olarak dönüştürülmesinde, mezhepçi, faşist rejimin inşası için bütün muhalif seslerin susturulmasında OHAL’i fırsata çevirmiştir.

Söz konusu KHK ile bir kez daha görülmüştür ki siyasal iktidarın darbe ile darbecilerle hesaplaşma gibi bir derdi yoktur. Darbecilerle hesaplaşma iddiası yerini siyasi iktidara muhalefet edenlerin tasfiyesine bıraktı. Öyle ki, konfederasyonumuza üye olup ihraç edilenlerin yüzde sekseninden fazlası memuriyet hayatı boyunca hiçbir adli ya da idari soruşturma geçirmemiştir. Sendikamızın eylem ve etkinliklerine katıldıkları için disiplin cezası alanların ise bu cezalarının mahkemeler tarafından kaldırıldığını ifade etmek bile KHK’larla ihraçların hukuksuzluğunu ifade etmeye yeter sanırız. Ayrıca çalışmaları ile kamuoyunun yakından tanıdığı yıllarını üniversiteye vermiş akademisyenlerimizin ihraç edilme süreci hukuksuzluğun nasıl bir noktada olduğunun açık göstergelerinden…

İşte böyle bir hukuksuzluğun, adaletsizliğin değdiği yüz binden fazla kamu emekçisi…

Sadece rakam değil “ihraç edilenler”;

her biri bir hayat,

her biri ayrı hikayesi olan bir can,

her biri yaşanan hukuksuz süreçlerin sonuçlarını farklı şekillerde yaşayan binlerce insan…

İşinden, mesleğinden olan, açlıkla terbiye edilmeye çalışılan, hayatı boyunca darbelere karşı çıkmış, darbelerden çekmiş olsalar da darbecilikle suçlanmanın dayanılmaz ağırlığı, ayaklar altına alınan akademi cübbeleri, hakkını aramak, işini geri isteyince ise maruz bırakılan polis şiddeti, gözaltılar…

Bu adaletsiz döndürülen çark, hayatlarımızdan günleri, yılları çalmıyor sadece;  mesleğimizi yapabilme hakkını, hakkını arama özgürlüğünü çalmakla da kalmıyor;

Sağlığımızı elimizden alıyor;

Doğrudan canlarımızı aramızdan alıyor;

Geleceğimizi, yaşanacak güzel günlerimizi elimizden alıyor…

Son bir hafta içerisinde karşı karşıya kaldığımız kayıplar bile bu hukuksuz ihraçların sonuçlarının ne boyutta olduğunu, olabileceğini ne yazık ki gösteriyor.

Sendikamız SES’in Malatya Şubesinin 8. Dönem Eş Başkanlığını yürüten Bülent Uçar, kamuda çalıştığı süre boyunca sendikal çalışmaların her kademesinde görev alarak sağlık emekçilerinin iş güvencesi, ücreti ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve halkın sağlık hizmetine erişiminin önündeki bütün engellerin kalkması için mücadele etmiştir.

Hakkında herhangi bir adli soruşturma olmamasına rağmen 675 sayılı KHK ile ihraç edilen Bülent’in kalbi bu haksız ve hukuksuz uygulamalara daha fazla dayanamayarak durdu. Sadece kendisi için değildi kaygısı, her bir kamu emekçisinin kaygısını taşımaktaydı.

Bülent’i bizden çekip koparan hukuksuz bir şekilde yürürlükte olan OHAL’dir.

Yine İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde asistan hekim olarak görev yapan 28 yaşındaki Dr.Orhan Çetin, çalıştığı hastanenin 10. Katından atlayarak yaşamına son verdi.

Hakkında herhangi bir somut dayanak ve hukuki bir gerekçe olmadan açığa alınan hekim, kendi bedenini hayat kurtarma çabası içinde olduğu hastanenin 10. Katından aşağıya bırakıvermesi sizce sıradan bir “intihar” vakası mıdır? Yoksa Orhan’ı hastalarından alan, savunma hakkı bile tanımayan OHAL hukuksuzluğu mudur?

Yine neyle suçlandığını bilemeden bir gece yarısı KHKsıyla kamudan ihraç edilen bir başka pratisyen hekim.

Karaciğer yetmezliği ile mücadele ediyor ve hastalığı son evrede…

Sık sık kontrollere gitmesi, sürekli kullanması gereken ilaçlara ihtiyacı olduğu bu dönemde ihraç olduğu için bir süre sonra sağlık güvencesini kaybedecek olmasıyla beraber sağlığının tehlikeye girmesiyle karşı karşıya.

Yine Proje Okul olarak bilinen İstanbul Cağaloğlu Lisesinde görev yaparken İmam Hatip Lisesine sürgün edilen Öğretmen Mustafa TURGUT yoldaşımız; Milli Eğitim Bakanlığının Proje Okul yönetmeliğini değiştirerek tüm muhalif öğretmenlere savaş açması ve öğretmenlere sürgünü dayatan zihniyetin son kurbanıydı.

Bunlar sağlık, sosyal hizmet ve eğitim alanından sadece birkaç örnek…

Kaybettiğimiz tüm arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı sevgi saygı ve minnetle anarken Bizler Kamu Emekçileri olarak daha fazla kayıp vermek istemiyoruz. Sizin OHAL’inize verecek bir tek canımız daha yok artık. Bizler biliyoruz ki; Bugün yaşanan tüm hukuksuzluklar birgün mutlaka adalet karşısında yargılanacak, OHAL’in karanlığı kalkacak ve canlarımızı aramızdan alanlardan, kayıplarımızdan sorumlu olanlardan hesap sorulacak.

HÜKÜMETE SESLENİYORUZ:

Baskıcı ve faşizan politikalarınızdan vazgeçin. İhraç ettiğiniz, açığa aldığınız arkadaşlarımızı derhal göreve iade edilsin. İfade ve örgütlenme özgürlüğüne, demokrasi güçlerine, muhaliflere, kadınlara ve çocuklara saldırmaktan vazgeçin.

Kamu hizmetlerinde kuralsızlığa son verin.

Karanlığı sürdürmek isteyenlere inat aydınlıkta ısrar edeceğiz.

KESK olarak, hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanların ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini bırakmayacağız.

Nereden ya da kimden gelirse gelsin, örgütlü mücadelemizi hedef alan, her türlü yasa dışı girişim ve saldırıya rağmen, hukuksal ve örgütlü mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.

İhraç edilen, açığa alınan tüm üyelerimiz tekrar görevlerine dönene kadar dayanışmayı daha da büyüterek mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz.

Tüm bu antidemokratik ihraç kararlarına, baskılara karşın bu ülkenin onurlu ve mücadeleci kamu emekçileri olarak boyun eğmeyeceğiz.

 

BİZ KAZANACAĞIZ!

KESK ANKARA ŞUBELER PLATFORMU

IMG_8464

IMG_8465

IMG_8470

IMG_8471

IMG_8473

IMG_8475

IMG_8478

IMG_8479

IMG_8480

IMG_8483

IMG_8484

IMG_8486

IMG_8489

IMG_8490

IMG_8492

IMG_8493

IMG_8494

IMG_8497

ihraç_oturma