Anasayfa » MANŞET » YAŞAMIN GERİCİLEŞTİRİLMESİNE KARŞI LAİK BİR YAŞAM İSTİYORUZ…
YAŞAMIN GERİCİLEŞTİRİLMESİNE KARŞI LAİK BİR YAŞAM İSTİYORUZ…

YAŞAMIN GERİCİLEŞTİRİLMESİNE KARŞI LAİK BİR YAŞAM İSTİYORUZ…

28_mayıs_Ankara_afiş

Miting Tarihi/ Saati :   28 Mayis 2016 Cumartesi / Saat :12.00′ de Kurtuluş’da Toplanma 

Miting Alanı :   13.00′ de Kolej’de

Militarizm, milliyetçilik ve her alanda ayrımcılığa yaslanarak genişleyen ve sömürüyü sorun olarak görmeyen yeni gerici/muhafazakâr ideoloji, AKP Hükümetleri aracılığıyla tüm toplumsal alana empoze edilmektedir. Bu ideolojiyle birlikte yeni kontrol ve toplumsal denetim mekanizmaları geliştirilmiş ve başta kadınlar olmak üzere, tüm toplumsal kesimlerin yoğun sömürüyü mümkün kılacak şekilde uysallaştırılması hedeflenmiştir. Bu ideolojinin en önemli noktası, toplumsal ve sınıfsal eşitsizlikleri, ezilenlerin değiştirilemez kaderi olarak göstermesidir. Oysa biz ezilenler, eşitsizliğin ve ayrımcılığın kader olmadığını, bu tablonun binlerce yıllık egemenlik ilişkileri sonucu oluşturulduğunu ve en önemlisi değiştirilebileceğini biliyoruz.

AKP, yaşamın her alanında olduğu gibi sağlık ve sosyal hizmetler alanı ile çalışma hayatında da gericileştirme/muhafazakarlaştırma politikalarını hakim kılmaya çalışıyor.

Bu gericileştirme/muhafazakarlaştırma politikaları kadınları, yaşlıları ve çocukları hedef alarak ilerliyor… Sağlık ve sosyal hizmetler alanında bugüne kadar uygulanan ve yürürlüğe koyulmaya çalışılan gericileştirme/muhafazakarlaştırma politikalarına baktığımızda önü- müzdeki günlerde nasıl bir yaşamın içerisinde yol alacağımız da belirlenmeye başlıyor. Manevi danışmanlık adı altında tartışmaların başlatılması ve hastanelerde din psikologlarının görevlendirilmesinin yanı sıra pembe hastane tartışmaları ile kadınların ve erkeklerin ayrı ayrı hastanelere gitmesi için çalışmaların yürütülmesinden tutun da hastanelerde kan anonsu yapılırken kan grubundan önce erkek/kadın diye ayrım yapılmasına kadar bir çok uygulamada gerici/muhafazakar politikaları görüyoruz. Hastanelerde durum böyle iken sosyal hizmetlerdeki durum ise içler acısı… Sosyal hizmet alanı (yaşlı, çocuk, engelli bakımı ve rehabilitasyon hizmetleri) hak olmaktan çıkarılarak hak temelli çalışmayan dernek ve vakıflar tarafından işgal edilmekte yardımların miktarı, boyutu, aktarıldığı yerler kamusal denetimden

kaçırılarak bağımlılık ilişkileri daha da derinleştirilmektedir. Yapılan protokollerle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesindeki çocuklara yönelik hizmetler kamusal denetimin fiilen mümkün olmadığı “vakıflara” devredilmektedir. Sosyal yardımların hak olmaktan çıkartılarak yandaş kuruluşlar aracılığıyla sadaka biçimine dönüştürülmesinin, siyasal istismarın yanında her türden istismarı nasıl mümkün kılabildiği Karaman’da cinsel saldırıya uğrayan çocukların varlığı ile bir kez daha açığa çıkmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, “Aile İrşat ve Rehberlik Büroları’’ aracılığıyla imamlar, aile yaşantısından öğrenci yurtlarına, gençlik merkezlerinden fabrikalara kadar bir- çok alanda söz sahibi kılınıyor. Toplumsal kaynakların, kadınların, yaşlıların ve çocukların toplumsal zeminde güç- lenmesinden ziyade bizleri yoksulluğumuz ve inançlarımız üzerinden kendi iktidarına bağımlı kılmaya çalışan mekanizmaları güçlendirmek için kullanılmasına izin vermemek için;

28-29 Mayıs’ta Laik Eğitim, Laik Yaşamdan Yana Olacağız…

Baskı, Sürgün Ve İşten Atmalara Karşı Demokratik Bir Ülke İstiyoruz

Halkın haber alma hakkı için doğru haber veren gazetecilerden tutun da, barış isteyen akademisyenlere, sosyal medyada düşünce ifade eden insanlardan tutun da, sendikal faaliyet yürütenlere, yani kendinden olmayanlara yönelik baskıcı, antidemokratik ve faşizan uygulamalarla toplumun bir bütünü teslim alınmaya çalışılıyor, gözdağı veriliyor. Katliamı yapanlar hakkında herhangi bir işlem yapılmazken, katliamı kınayanlar hakkında açılan soruşturmalarla, Anayasa ve Uluslararası sözleşmelerde güvence alıntına alınan ifade, örgütlenme ve gösteri hakkı hiçe sayılıyor. Örgütlenme hakkımız gasp edilmek isteniyor. Sudan bahanelerle sendika üyelerine dönük memuriyetten mene kadar giden soruşturmalar, sosyal medyada düşüncelerini ifade edenlerin soruşturma geçirmeleri ve ceza almaları, gerçeği yazan gazetecilerin, suça ortak olmayan akademisyenlerin, laik, bilimsel, özerk, demokratik, parasız ve anadilde eğitim isteyen öğrencilerin, güvenceli iş, insanca yaşam isteyen kamu emekçilerinin, barış isteyen tüm barışseverlerin üzerine çöken soruşturma, işten atma, sürgün ve tutuklama sisini dağıtmak ellerimizde…