Sendikamız SES geçmişten bu güne bir yanıyla sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarını savunurken aynı zamanda toplumun sağlık ve sosyal hizmet hakkı mücadelesinde de yerini almıştır. Bugün de toplum sağlığı konusundaki tutumumuzdan kaynaklı olarak sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin temel hakları için yapacağımız 15 Mart mitingini toplum sağlığını gözeterek geçici olarak iptal ettik. 15 Mart mitinginin başta gelen taleplerinden biri de toplumun sağlık ve sosyal hizmet hakkı idi.
Korona virüsüne ilişkin daha önce birkaç açıklama yapmıştık. Bu konuda birçok örgüt ve kurum da çok sayıda açıklama yaptı. Çok sayıda açıklamanın yapılması çok fazla karmaşa yaratmaktadır. Olması gereken Sağlık Bakanlığı’nın ve ilgili kurumların bu süreci sağlık emek ve meslek örgütleri ile birlikte şeffaf yürütmesidir.
Ancak virüsün ülkemizdeki seyri de göz önünde bulundurulduğunda toplum sağlığı ve çalışan sağlığı ve güvenliği açısından aşağıdaki açıklamanın yapılması ihtiyacı doğmuştur.
2020 yılına Çin’in Vuhan eyaletinde nedeni bilinmeyen zatürre olguların artışı ile girdik. Alışageldiğimiz griplerden farklı olgulardı ve oldukça ağır geçiyordu. Kısa süre içinde bu hastalığın nedeninin yeni bir Koronavirüs olduğu ilan edildi. Başta Çin ve komşuları Güney Kore ile Tayland’da bu olgu artışı salgın olarak tanımlandı ve oldukça sert önlemler alınmaya başlandı. Dünya Sağlık Örgütü bunun henüz dünya için bir tehdit olmadığını (pandemi) söylemişti. Çin başta olmak üzere ülkelerdeki vaka ve ölüm sayılarında yaşanan artışı tüm dünya olarak izledik. Sağlık Bakanlığı yetkilileri ise bu süre içinde virüs bizde “var-yok”, “testler pozitif çıktı-çıkmadı” darlığında açıklamalar ve bilgilendirmeler yaptı. Her şeyin kontrol altında olduğu, başarılı önlemler alındığı söylendi, ancak bu önlemlerin ne olduğu sağlık emekçilerine de halka da açıklanmadı. Yeni Korona virüse (2019-nCoV) Covid-19 ismi verilmesi ile her şey değişmeye başladı. Hastalığın yayıldığı ülke sayısının her geçen gün artması, İtalya ve İran’da çok daha öldürücü bir tablonun ortaya çıkması söylemleri etkiledi. Dünya Sağlık Örgütü peş peşe acil durum derecesini artırdı, Sağlık Bakanı ülkemizde virüsün yayılma riskinin çok yüksek olduğunu söylemeye başladı. Sonrasında ülkemizde ilk vaka tespiti yapıldı, Dünya Sağlık Örgütü de yayılmaya bağlı olarak pandemi ilan etti. Halk büyük bir panik ile marketlere, eczanelere saldırdı, kolonya, alkollü mendil, dezenfaktan vb. hızla karaborsaya dönüştü. Okulların tatil edilmesi, sağlık çalışanlarının izinlerinin iptal edilmesi, hastalığa karşı bireysel olarak hangi önlemler alacağımız gündemi işgal etti.
Özetle dünyada ve Türkiye’de toplumsallığımızın, demokrasimizin, insan haklarına verdiğimiz önemin, sağlık sistemimizin, sağlık alt yapımızın, ekonomik olarak neleri göze alabileceğimizin sınandığı günlerdeyiz.
Covid-19 Pandemisi ile ilgili şeffaf olmak yapılacak ilk şey. Bilim insanlarının ortaklaştığı önlemler ve tedavi yaklaşımlarının esas alındığı bir yol izlemek sadece bizlere değil, tüm dünyaya olumlu olarak yansıyacaktır. Bu bakımından gerek Sağlık Bakanlığı yetkilileri, gerekse tüm sorumlu kişiler tarafından doğru ve bilimsel açıklama ve yönlendirmelerin yapılması oldukça önemlidir.
Salgınla ilgili olarak sağlık alanındaki tüm örgütlerle, meslek odaları ve sendikalarla iş birliğinin oldukça önemli olduğu günlerdeyiz. Kızamık salgınında olduğu gibi başta sendikamız SES ve TTB olmak üzere sağlık örgütlerini yok sayan Bakanlık anlayışının salgının kontrolünü zorlaştıracağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Önlemler konusunda en etkili olanlar başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere tüm sağlık otoriteleri tarafından paylaşılıyor ve yeni elde edilen bilgilere göre güncelleniyor.
* Solunum yolu enfeksiyonlarının bulaşma riskini azaltmak için yapılan öneriler yeni Koronavirüs hastalığı için de geçerlidir.
1- Hastalık hasta kişilerin öksürmesi, aksırması ve hapşırması sonrası saçılan damlacıklar yoluyla sağlam kişilere bulaşmaktadır. Bu damlacıkların etrafa saçılması önlenmeye çalışılmalıdır.
2-Genel bir önlem olarak kalabalık ortamlara girilmemeli, öksüren, aksıran ve hapşıran kişilerden en az bir metre uzakta durulmalıdır.
3- Korunmada en etkin yöntem diğer birçok hastalıktan korunmada olduğu gibi el temizliğidir. Ellerin temiz olması sadece Koronavirüsten değil, tüm solunum yollarında hastalık yapan tüm virüslerden korunmayı sağlar. Bu amaçla el temizliğine dikkat edilmesi, temiz olmayan ellerin göz, ağız ve buruna götürülmemesi çok önemlidir.
4- El temizliğinin sağlanabilmesi için eller sık sık, parmak aralarını, el sırtını, tırnakları ve başparmağı da içerecek şekilde sabunlanarak en az 20 saniye süreyle yıkanmalıdır.
5- Maske kullanımı genel olarak öksürüğü olan kişiler için önerilmektedir. Bu anlamda sağlam bireylerin maske takmasına gerek yoktur. Maske kullanımı temizliği ile birlikte yapılmadığında koruma sağlamamaktadır.
6- Sağlık çalışanları ve hasta kişilere bakan aile bireyleri ya da görevliler mutlaka maske kullanmalıdır.
7- Yeni Koronavirüs hastalığının görüldüğü ülkelere ve bölgelere seyahat edenler ya da bu bölgelerden gelen kişilerle temas edenler ateş, öksürük, nefes darlığı yakınmaları olduğunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.
Ek olarak iyi beslenme ve dinlenmenin sağlanması ve aşırı çalışmadan kaçınılması vb. söylenebilir. Bunlardan daha sihirli, hastalığı kısa sürede yok eden önlemlerin olmadığı bilinmelidir. Aslolanın ortaklaşılan bu önlemlerin ne kadar yaşama geçirildiğidir.
Tüm enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi Covid-19 salgınında da bağışıklık sisteminin güçlü olması ana belirleyicidir. Kötü beslenen, daha kalabalık ve kötü barınma koşullarında yaşayanlar, aşırı çalışan ve dinlenme olanağı olmayan insanlar enfeksiyonlara karşı daha savunmasızdır. Tüm bunlara sağlık hizmetlerine erişimi de eklemeliyiz.
Önlemler konusunda mutlaka altını çizmemiz gereken, önlemler konusunda olanaklara sahip olma gerçekliğidir. Toplumun tüm kesimleri için sıralanan önlemleri yaşama geçirecek olanaklara sahip miyiz? Olanakların yaratılması konusunda kamunun (devletin) bir an önce devreye girmesi gerekmektedir. Özellikle riskli grupların beslenmesi, barınma koşulları başta olmak üzere yaşam koşullarını güçlendirme öncelikler arasında yer almalıdır. Yapılabileceklere birkaç örnek vermek gerekirse:
Fazla mesailerin kaldırılması,
Besin takviyesi (mahallelerde mutfakların açılması, ücretsiz yemek veya gıda dağıtılması)
Besin maddeleri başta olmak üzere temel tüketim maddelerinde KDV’nin sıfırlanması,
Karları azalan işverenlerin takviye yerine yoksulluk sınırı altında ücret alanlara en azından bu dönem içinde yoksulluk sınırının üstünde gelir takviyesi yapılması,
Dezenfaktan, alkollü kolonya, maske vb. sıralanan önlemlerin ücretsiz sağlanması,
Kötü barınma koşullarında yaşayanların boş evlere, tatil sitelerine yerleştirilmesi,
Kreş, anaokul ve ilköğretimin ilk kademelerinin tatil edilmesi,
Küçük çocuklara sahip ailelerin ücretli izine çıkartılması,
Toplu yaşam alanları, toplu taşım ve benzerlerinde dezenfeksiyon sıklığının artırılması,
İş yerlerinde hijyenin sağlanması, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin artırılması,
Ücretli izin ve hastalık izni haklarının kullanılması,
Isınma olanaklarının artırılmasına yönelik çalışmaların yapılması, yakıt ya da maddi destek verilmesi,
Temiz içme ve kullanma suyunun sağlanması,
Liste daha da uzatılabilir.
Eğer toplumsallığımızı koruyabilir ve önlemleri sadece kendimiz için değil herkes için, ötekileştirdiklerimiz için, özellikle yoksullar, mülteciler-göçmenler-zorla yerinden edilenler, kronik hastalar, engelliler, mahpuslar vb. dezavantajlı toplum kesimleri için sağlayabilirsek ve özen gösterebilirsek salgını en az kayıp ile atlatırız. Yaşlı ve çocukları da bu listeye eklemeliyiz. Bu anlamda bu günler toplumsal ve bireysel olarak kendimizi koruyacağımız ve güçlendireceğimiz günler olmak zorunda.
Sağlık sisteminde gerçekleştirilen neoliberal reformlara bağlı her türlü olumsuzluğun bu salgın sırasında daha da artacağını dile getirmek istiyoruz. Maliyet-etkinlik adına yapılan düzenlemeler (az sayıda kişi ile çalışma, aşırı yoğun çalıştırma, işe uygun kişi çalıştırmama vb.) ve işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin maliyet olarak görülmesi nedeniyle dikkate alınmaması, yetersiz ve düşük kaliteli malzeme kullanımı hem sağlık çalışanlarının sağlığını hem de toplum sağlığını olumsuz etkilemektedir. Covid-19 salgını gibi hasta başvurusunun arttığı dönemlerde bu sorunların devam ediyor olması hastalığın kontrolünü zorlaştırma bir yana daha da artırma potansiyeli taşımaktadır. Sağlık üzerinden artı değer kazanmayı ön plana alan bu düzenlemelerden vazgeçilmesi salgının kontrolü için kritik önemdedir.
Sağlık bir haktır. Tasarruf yapılamaz.
İŞİN GÖRÜLMEYEN YÖNÜ: SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN ÇALIŞMA KOŞULLARI
Covid-19 salgını ile ilgili yapılan açıklamalarla alınan önlemler kamuoyu ile paylaşıldı, paylaşılıyor. Bugüne kadar açıklanan önlemler içerisinde sağlık çalışanlarının durumuna ilişkin yeterli açıklamalar yapılmadı. Oysa yapılmalı ve sağlık emekçileri için özel önlemler alınmalıydı. Çünkü biliyoruz ki hastalıkla mücadelede önemli bir yerde duran, ama aynı zamanda en fazla riske maruz kalacak olanlar sağlık emekçileridir. Çin’de, İtalya’da, İran’da hayatını hasta iyileştirmek için kaybeden onlarca sağlık çalışanı bu gerçeği bir kez daha ne yazık ki tüm dünyaya gösterdi.
Biliyoruz ki salgın durumları hele de küresel düzeye ulaşmış salgınlar sağlık kurumları için olağandışı durum ilanı olarak gündeme gelir. Sağlık hizmetlerinde olağandışı durum ilan edilmesi ise sağlık emekçilerinin çalışmalarıyla ilgili de belli yükümlülükleri beraberinde getirmektedir. Bu yükümlülükleri şöyle sıralayabiliriz:
-Artan iş yükünü dikkate alan çalışma planlanmasının yapılması
-Sağlık emekçilerinin sayısının artırılması
-Fazla mesailerin kaldırılması
-Nöbetlerin düzenlenmesi
-Çalışma süreleri maruziyetinin en aza indirecek seviyelere çekilmesi
-Nöbetlerde yedekli çalışma olanağı sağlanması
-Hasta izolasyon alanlarında çalışan sayısının iyi planlanması
-Gerekli olmadıkça girişimsel müdahaleden kaçınılması, radyolojik gereksinimlerin portable olarak sağlanmaya çalışılması
-Hasta olan çalışanlara izin verilmesi ve bu izinlerin hastalık izni kapsamında değerlendirilmesi
-Sağlık emekçilerinin ailelerinin de olduğunun (çocuk, yaşlı ve hastaları) çalışma programı yapılırken dikkate alınması
-Artan iş yükü, aşırı yorgunluk ve stresin bağışıklık sistemi üzerinde ciddi olumsuz etkisine bağlı olarak hastalığa yakalanma riskinin yüksek olduğu dikkate alınarak olağandışı duruma uygun periyodik muayenelerinin sıklığının artırılması, sağlık çalışanlarının sürekli gözetim altında tutulması
-Salgın iletişiminin iyi yapılması ve kurumların gereksiz kullanımının medya yoluyla yapılacak iyi bilgilendirmelerle engellenmesi
-Hasta başvurularının yapılandırılması ve triaja uygun başvuruların toplum tarafından da bilinmesinin sağlanması
-Salgınla ilgili başvurular için ayrı yer ayrılması ve diğer hastalardan ayrılması
-Bekleme salonlarındaki kalabalığın azaltılması
-Acil Servisler başta olmak üzere, göğüs hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, laboratuvarlar, görüntüleme birimleri ve tüm yoğun bakımlarda acil durum önlemlerinin alınması
-Tüm birimlerde yeterli sayıda, uygun kalitede ve boyutta kişisel koruyucular bulundurulması
*Cerrahi ve N95 yüz maskesi
*Yüz kalkanı veya googles
*Temiz, steril olmayan, tek kullanımlık uzun kollu elbise – eğer mevcut değilse, plastik bir önlük
*Eldiven
-Vücut sıvılarıyla temas riski yüksek olan çalışanların N 95 maske kullanmalarının sağlanması
-Sağlık kurumlarında havalandırma sistemlerinin aktif çalışıp çalışmadığının kontrol edilmesi, bakımlarının yaptırılması, hepafiltre olmayan birimlerde sık sık açık havalandırma yapılması
-Hastane başta olmak üzere sağlık kurumlarının dezenfeksiyonu
-Kronik hastaların reçetelerinin aile hekimlerince telefonla yazılabilmesi ve raporlu ilaçların rapor sürelerine bakılmaksızın ödenmesi için Bakanlığın düzenleme yapması,
-Hangi durumlarda ve aşamada sağlık kurumlarına başvurulması gerektiğinin sosyal medya, reklam vb. araçlarla kamuoyuna duyurulması,
-Vatandaşlar için Korona danışma hattı kurulması
Bizler sağlık emekçileri olarak bu salgından tüm toplum olarak en az kayıpla çıkmak için elimizden gelen her çabayı harcamaya hazırız. Yıllarca yaptığımız gibi yine özverili çalışmaya devam edeceğiz. Ama bugüne kadar Covid-19 hazırlıkları kapsamında yaşananlar, hastanelerimizde karşılaştıklarımız nedeniyle olağanüstü durumun hastanelerimizde yeterince iyi yönetilemeyeceği konusunda ciddi endişeler taşımaktayız. Yıllardır liyakat ve kariyer ilkeleri hiçe sayılarak yapılan atama ve görevlendirmelerle bizleri yönetenlerin normal dönemlerde bile yönetim becerilerindeki zafiyetlerinin kriz dönemlerinde nasıl bir hal alacağı da endişe nedenlerimiz arasında. Özetle sağlık çalışanlarının sağlığı açısından olağan dışı durum koşullarının sağlanması en öncelikli ve vazgeçilmez işler arasındadır. Sağlık emekçilerinin yaşadığı her hangi bir olumsuzlukta sendikamız ile temas kurmaları önemlidir.
Bu krizden en az etkilenerek başa çıkabilmek için
-Tüm sağlık örgütlerinin görüşü alınmalı, planlama ve önlemler konusunda söz hakkı verilmelidir.
-Ülkemizde tüm kurum ve kuruluşlar acil eylem planlarına göre hareket etmeli, hastanelerde acil sağlık hizmeti ve klinik hizmetlerini güçlendirici önlemler başlatılmalıdır.
-Çalışanların maddi koşulları desteklenmeli, duruma özgü acil hizmet ödeneği gibi ödeneklerle motive edilmesi sağlanmalıdır.
-Sağlık insan gücünün artırılması için acil önlemler alınmalıdır. Salgın döneminde fazla çalışma yasaklanmalıdır.
-Sağlık çalışanları aşamalı olarak idari izinlerle dinlendirilmeli yedekte bir sağlık gücü oluşturulmalıdır.
Bilinmelidir ki sağlığımız ile ilgili gerekli önlemlerin alınması sağlık emekçilerinin örgütlü gücü ve mücadelesi ile mümkün olacaktır. Sendikamız bu konuda sağlık emekçilerini gerekli tüm önlemlerin alınması için birlikte mücadele etmeye ve sağlığımıza sahip çıkmaya çağırmaktadır.
Sağlık emekçilerinin yaşadıkları herhangi bir olumsuzlukta sendikamız ile temas kurmaları önemlidir. Sendikamız Covid-19 virüsü ile ilgili yapılan çalışmalarda sağlık emekçileri ile ilgili alınacak önlemleri takip etmek, bu konuda yaşanan eksikleri raporlamak, müdahale edebilmek ve sağlık emekçileriyle dayanışmayı güçlendirmek için genel merkezimizde bir İzleme Heyeti oluşturmuştur. Bu anlamda sağlık emekçilerinin yaşadıkları eksiklik ve sorun durumlarında sendikamız ile temas kurmaları önemlidir.
SES GENEL MERKEZİ